31 Ağustos 2010 Salı

Eller yukarı !Mimlendiniz.


Uzun zamandır mimlenmediğimi gören blog arkadaşım sophie'nin dünyası epey kabarık bir listeyle beni mimlemiş.Başlıyorum soruları yanıtlamaya.
1.Lakabın var mı ?Varsa nedir ?
Lakabım yok ama sevgilim bana prensesim diye hitap ederken, benden haz etmeyen bazı kişiler cadıı diyebilirler :)Üniversite yıllığıma arkadaşlarımın "Şirinemiz" olarak da yazmışlıkları oldu. 2.Son zamanlarda diline dolanan şarkı?
Geçen gün gittiğim bir ortamda kulağıma çalınan bir şarkı vardı.Frank Sinatra'nın Strangers İn The Night şarkısındaki dubiii dubiiii duuuuu kısmı..
3.En son ne zaman,niye/kime aşık oldun?
Sevdiğim adama elbette. (Ne otomot bir yanıt oldu hiç beğenmedim)
4.En son okuduğun kitap?Film?
En son "Ye,sev,dua et " ile Nuray Sayarı'nın "İçindeki gücün sırrını keşfet"i okudum.Yaz rehavetinden sinemaya gitmesem de National Geographic yapımı "İkinci dünya savaşı"belgesel dvd'lerini seyrettim.
5.Son zamanlarda en çok özlediğin?
Sevgilimle birlikte Side Antik şehrinde dolaşmayı.
6.Bir günlüğüne ünlü biri olma hakkı tanınsaydı,kim olurdun?
Halide Edip olmayı,Kurtuluş Savaşı sırasında cephede "Ateşten Gömlek"i yazarken..
7.Yarın sabah ki ilk planın?
Güne sahip olduklarıma şükrederek başlamak.
8.En sevdiğin huyun?
Güler yüzlü ve problem çözümcü olmam
9.Şu an ki bölümünde mesleğinde olmasan ne olurdun?
Araştırmacı yazar,Tarihci
10.Okurken en zevk aldığın blog ?
Noni
Bahar Kim?
Asortik Krep
Peri Tozu Fotoğraf
Leylak Dalı
Sophie'nin Dünyası
Yaşam Pınarım
Dicle kıyısındaki masal kentim
Vintage Duygular
Ama ben takip ettiğim herkesi seviyorum.Seviyorum ki takip ediyorum değil mi ama :)Şimdi sıra geldi bana.Bu mimi kimlere göndersem acaba ?
Pınar'cım sen bu aralar çok dramatik şeyler yazıyorsun bak seni ne güzel mimliyorum.
Yaşam Pınarım,
Ebru'cum blogunu çok ihmal ediyorsun..Bu nedenle seni de bir güzel mimliyorum.
Color's of Angel,
Asortik Krep,Turkuaz kıyılardan ses versem duyar mısın ? :)

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Birgün bir melek çekiliş düzenlemiş ...

Blog aracılığı ile tanıştığım,kendisi melek kadar güzel olan ve bu nedenle de melekleri çok seven arkadaşım Ebru :) 100.izleyicisine kavuşmanın heyecanını yaşıyor.Bu nedenle çok güzel bir hediye paketi hazırlayarak çekiliş ile bir izleyecisine vereceğini blogunda duyurmuş.Çekiliş için bugün son gün.

Güzel arkadaşım,ister yüzüncü izleyicine ulaş ister beşyüzüncü.Sen o kadar içten,hoş ve özelsin ki.Seni tanıdığım için ve buna blog dünyası vesile olduğu için çok mutluyum.Herşey gönlünce olsun.
Meleğin blogu işte burası.

Güzel bir hafta dileğiyle,

27 Ağustos 2010 Cuma

Önemli bir hatırlatma !


Belki herkes oruç tutmuyor ama bir çoğumuz susuzluk ve açlığın ne demek olduğunu biliyor bilmesek de tahmin edebiliyoruz.Üstelik sıcaklar halen hüküm sürüyor.Bu nedenle Haytap'ın "Bir kap su " projesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.Geçtiğimiz günlerde Antalya'nın gelir düzeyi en yüksek olan semtinde yavru bir kedi susuzluktan ve açlıktan öldü.Mahallemizde kedi,köpekler ve kuşlar için koyduğumuz su kaplarını toplayan kağıt toplayıcılarına karşı babamla birlikte geceleri amansız bir mücadele veriyoruz.Ayrıca yine su kaplarına izmaritlerini atan vicdansız, insan dışı varlıkların kafalarından aşağıya o izmaritli suyu boca etmemek için kendimizide zor tutuyoruz.Bazen durup düşünüyorum da biz ne zaman bu hale geldik,ne zaman değerlerimizi yitirdik diye ?

Hatırlatmak istediğim bir diğer konu da yaklaşan bayram tatili nedeniyle birlikte hayvan barınaklarındaki hayvanların durumunun ne olacağı ile ilgili.Yine Haytap'ın üzerinde ısrarla durduğu ve "İnsanların bayramı,hayvanların felaketi olmasın" projesi önemli bir konuyu gündeme getiriyor.Belirttiğim linki tıkladığınızda konu ile ilgili ayrıntıları ve yapılması gerekenleri görebilirsiniz.
Duyarlılığınız için şimdiden teşekkürler.

26 Ağustos 2010 Perşembe

Arka/Daş

Bu yıl arkadaşlık kavramının ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini düşündüren bir çok olay yaşadım.Dost dediğim insanların olmadık davranışları beni kendi kabuğuma itip hiç kimseye güvenmemeyi öğretti.Canım sevdiğim olmasa ne yapardım bilmiyorum.Benim hem arkadaşım,hem sırdaşım hem sevdiğim oldu.Ve bir insanın herşeyini sadece eşi olan yada olacak olan insanla paylaşmasının ne güzel bir duygu olduğunu çok güzel bir şekilde anladım.
Bu hoş duygunun dışında buradan tanıştığım blog arkadaşlarımın çoğuna hayranım desem inanır mısınız ?Maharetlerine,yorumlarına,farklı bakış açılarına,anlatış tarzlarına,esprilerine.Böyle nitelikli ve renkli insanlarla bir arada olmak ve bir sürü şey öğrenmek gün içerisinde merak edip acaba ne yazmışlar diye arada bir bakmak nasıl da hoşuma gidiyor.

İşte böyle güzel arkadaşlarımdan Nonim'in,yurtdışına gitmeden önce incelik gösterip yapıp yolladığı Nazım'lı yüzüğümü çok severek kullanıyorum.
Ardından Dicle'nin blogunda bahsettiği ve merak ettiğim için yolladığı "Efrasiyab'ın Hikayeleri"kitabı hiç beklemediğim bir anda postadan geldiğinde nasıl da sevindirik oldum beni o an görmeliydiniz :)
İşte hayat böyle bir şey.Kaybettim derken bir bakmışsınız kazanmışsınız.
Ayrıca bir önceki postumdan dolayı bana olumlu enerjilerini gönderen herkese çok teşekkür ederim.Epeydir sıkıntılı olduğum bir konuda güzel bir gelişme yaşadım..

Sözü fazla uzatmadan herkese iyi geceler ve tatlı rüyalar,arkadaş sıcaklığında günler diliyorum :)

24 Ağustos 2010 Salı

Sıkıntılı bir yazı


Tabii havalar serinledi değil mi çoğu yerde..Öyle olunca da sıcakta yandım bittim muhabeti de bitti.Peki biz ne yapalım.Dışarda halen 40 derece sıcak var.Sokaklarda ise western filmlerindeki gibi çalı topları yuvarlanıyor :)(Biraz abarttım kabul ediyorum)Hal böyle olunca da sabahın altısında güneşin doğuşu ile birlikte hissedilen amansız sıcaklık uyutmuyor.Her sabah 40 faktöriyelli güneş kremimi yüzüme,kollarıma sürmekten de fenalık geldi.Gören de beni işe değil de denize gidiyorum sanır.Dışarı çıkmadan önce kızarmamak için mutlaka yapmam gereken bu eylemden bile sıkıldım artık.
Bir de şu bitmeyen sıcaklarda işlerim ters gitmiyor mu ?Hani elimi nereye atsam kuruyor diye bir söz vardır işte aynen öyle yaşadıklarım.Pembe panterin kara bulutu vardır ya sürekli onu takip eden o bulut benim peşimde şu sıralar.Kurşun mu döktürsem ne yapsam?
Aklıma geldi bana biraz olumlu enerjinizden yollasanız.
Ben de şu yüz ifadesinden bir an önce kurtulsam (!)
Ne güzel olur ..

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Hayalimdeki Resim

Şimdi ben iyi bir kız olup işi gücü bırakıp, aşkımın yanına gitsem ve evimizi yavaş yavaş yerleştirsem.
Her gün bir odasını.İlk önce mutfağını.
Her bir detayı ince ince düşünerek..
Ardından yatak odasını..
Sevgiyle,doğallıkla süslesem
Evimizin her odası ayrı ayrı gülümsesin istiyorum.
Sonra bahçeye çıkıp lavantaları eksem.
Kamkatı da..
Taraçamızı saracak begonvilleri de..
Evimizi bir yuva sıcaklığına dönüştürsem..
Dışarda kar yağdığı kış günü
o kar yürüyüşlerinden birine çıktığımızda
Çocukluğumda kar yağarken kaybettiğim köpeğimi bizi beklerken bulsam..
Sıcacık evimde dikiş makinamı açsam.
Az çok bilirim dikiş elbet ben de.
Hep dikmek istediğim o elbiselerden,
Diksem..
Diksem..

O kadar yoruldum ki sonu gelmeyen çalışmalardan.
Bitmeyen işler,telaşeler,telefon,fakslardan..
Tek istediğim yuvamda olmak.
Sevdiğim,kedim,köpeğim..
Artık başka hiçbirşey istemiyorum..

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Beni böyle havalar mahvetti

Öncelikle geç de olsa hayırlı ramazanlar diliyorum.Çok sıcaklara denk gelen ramazan ayı ile ilgili o kadar çok bombardımana mağruz kalıyoruz ki bundan dolayı bana fenalık gelmiş durumda.
İftarda 2 bardak su içtikten sonra yemekten epey kesilen biri olarak orucu bedensel ve ruhsal arınma olarak görüyor,orucunu tutmak isteyen herkese Allah'tan dayanma gücü diliyorum.
Elbette ramazanı evde geçirmek başka çalışarak geçirme ise bambaşka.Hafta içi pek özenerek hazırlayamadığım iftar sofrasını hafta sonları evde olmam dolayısıyla daha içime sinerek hazırlıyorum.Bu hafta sonuda hafif bir şeyler yaptım.
Başlangıç için sebze çorbasıOlimpos'ta Refiye'den öğrendiğim peynirli kabaklı leziz yemek, Fesleğenli cive,
Buzz gibi vişne suyu,
Balkonda kurumaya bırakılan fındıklara babamın yorumu ise bu şekildeydi ;)
Ramazanın ilk günü Kaleiçindeki Mevlivihanenin merdivenleri koşarak çıkılır,Dua ettikten sonra,Saat kulesinin ordaki meydana çıkılır.Her ramazan mutlaka uğranan 18'e varılır.Meşhur 18 Bağaçalarından alınır.Damla sakızlı,tarçınlı bu leziz tatlı iftardan sonra çay ile birlikte afiyetle yenir. Bir ramazan ritüelide bu şekilde gerçekleştirilmiş olunur.

Herkese ağız tadıyla ,hayırlı ramazanlar dilerken,Rahmetli Babannem ile bilikte seyretmeye doyamadığım Çalıkuşu dizisinin ,Esin Engin imzalı müziği ile şimdilik hoşçakalın diyorum.


ÇALIKUŞU

10 Ağustos 2010 Salı

Bazıları sıcak sever

Geçen yıl sıcaktan bunaldığımızda aşkımla birlikte kendimizi Manavgat Şelalesinde bulur,buz gibi suya ayaklarımızı sokar bir müddet sonra terlememiz durur epey serinlerdik.Ancak bu yıl değil Manavgat,Niegara şelaleleri bile kendimizi atsak zor serinleriz.Bu ne yapış yapış sıcaktır böyle.Ben ki sıcağı çok sever yaz hiç bitmesin derdim ama bu yıl pes ettim.Açıkçası ne gece uykusu kaldı ne de iş verimliliği.
En güzeli ise hafta sonu kaçamaklarım.Evime bir saat uzaklıkta olmasına rağmen Lara Beach'te deniz keyfime devam ediyorum.Konyaaltı sahili o kadar kalabalık oluyor ki hiç gidesim gelmiyor.
Benim tercihim işte burası :)
Hem Fenerli !
Hem sakin.
Hem de güler yüzlü :)
Hafta içinde ise bir yandan ramazan şenliği hazırlıyor bir yanda da daha önce bahsettiğim müzayede ve sergi projem için hazırlanıyorum.Sokak hayvanları için hayata geçireceğimiz projemiz için çalışırken ne sıcak ne nem nede başka bir bahane hızımızı kesmiyor.Bu güzel enerji ile ortaya çıkan bazı resimleri sizinle paylaşmak istiyorum




İpek tuval üzerine çalışmalar muhteşem görünüyor. Ressamımız Berna Hanım'ın bahçe duvarını süsleyen bu çalışmasına ise bayıldım.
Resim atölyesindeki yavru kediler.Hepsini ayrı ayrı mıncırdım.
Şimdilik benden bu kadar herkese sıhhatli ve gürbüz günler dilerim :)

3 Ağustos 2010 Salı

KUMDAN HEYKELLER

Çok sıcak günler geçiriyoruz Antalya'da.Moskova bile yanıyorken siz düşünün buraların nasıl olduğunu.Babamın tavsiyesine uyarak , bu sıcaklarda denize girdikten sonra, duş almayıp deniz tuzunun bir saat üzerimde kalmasını sağlıyorum ki hem cilde iyi geliyor hem de oldukça rahat bir gün geçirebiliyorum. Neyse,sıcaktan moleküllerime ayrılmadan sizlere bu hafta sonu gidip mest olduğum Antalya Lara Plajında yapılan kum heykel festivalinden bahsetmek istiyorum.
Lara plajı bölgenin en eski ve tarihi plajı olması ile ünlüdür.Efsaneye göre ilk deniz kızı bu sahillerde görülmüştür.Kilometrelerce alanı kaplayan ince kumlu sahilleri,fıstık çamları,birbirinden konforlu plaj işletmeleri ,mavi bayraklı denizi ile tercih nedenidir.Lara,bu güzelliklerin yanısıra son dört yıldır kum heykel festivaline de ev sahipliği yapmasıyla farklı bir yer edindi.Oldukça geniş bir alanda yapılan festivalin bu yıl ki teması ise Mitoloji.Türk ve Dünya mitolojisinden örneklerin yer aldığı festivalin bazı görüntülerini paylaşmak istiyorum.

Mısır mitolojisinden örneklerin yanısıra Japon mitolojisinde yer alan "Çağıran Kedi"girişte sizi karşılıyor.Sağlık ile bolluk ve bereketi çağırıyor bu şirin kedi.Yunan mitolojisinden denizlerin tanrısı Posedion,Alman mitolojisindeki tavuk bacaklı evde yaşıyan bu cadı ise favorilerim arasında.Sevgilisinin saçını okşayan el Mecnun'a ait.Leyla ise uyumakta.Bozkurt destanı ile 300 Spartalı'nın genarili de unutulmamış.
Kanatlı at Pegasus

Ve Mısır mitolijisinden çeşitli kesitler.

Nasıl beğendiniz mi?Buraya aktaramadığım birbirinden güzel diğer heykelleri de umarım yerinde görme şansınız olur.Şanslı ve verimli günler güneş gibi üzerinizde olsun :)