25 Mart 2010 Perşembe

ÜŞENİYORUM !

Bazen aklıma çok güzel fikirler geliyor..Üşenmeyip bir hayata geçirebilsem !

Bazen,iyi niyetimin çok suistimal edildiğini düşünüp,insanlara öfkeleniyorum !

Bazen de ardımda iz bırakan güzel şeyleri yapamadığım için hayıflanıp duruyorum !

Dişçiye gitmem lazım,habire öteliyorum..


İsteksiz...Gönülsüz..
Bu aralar
Nerdeyse yaşamaya bile üşeniyorum

22 Mart 2010 Pazartesi

BAK ŞİMDİ ŞU ÇİÇEKLERİN YAPTIĞINA

Acaba ot gibi yerden mi bittim
Acaba denizlerde mi şaşırdım
Ve zamanı nasıl unutmaktayım..
Zaman unutulunca mısr-ı kadim yaşanabiliyor
Kendimi unutunca seni yaşıyorum.
Yaşamak bu anı yaşamaktır...
ammon râ' hotep veya tafnit
kim olduğumu bilmek istemiyorum
yalnız etrafında nefes almalıyım
dut bu â'ru ünnek pahper
kama pet kama tâ
Mısır metinlerinde okuduğum cümleler
seninle okuduklarımsa büsbütün başka şeylerdi
seninle bir bahçedeyiz geliyor bana
orada hem var hem yok gibiyim Daha doğrusu bütün bir bahçe oluyorum
insanlığımdan çıkarak
kama petkama
Şiir ; Asaf Halet Çelebi/ Mısr-ı Kadim

16 Mart 2010 Salı

KİTAP KOKUSU

Çocukken çok yakın bir aile dostumuzun kocaman kitapevleri vardı.Yaramazlık yapmayaya ve bir kenarda soru sormadan sesimi çıkarmadan sadece kitaplara bakacağıma söz verdikten sonra bana büyülü bir yermiş gibi gelen o kitapevinde vakit geçirmeme,yeni gelen kitapları karıştırmama izin vermişlerdi.O günden beri yepyeni kitap kokusuna tutkunum.


Kitap okuma isteği bence içten gelen bir şey.Çocukluğunuzdan itibaren ya seviyorsunuz yada hiç sevmiyorsunuz.Neyse ki ben şanslıyım.Çünkü kitap okumayı,hediye olarak kitap almayı yada vermeyi çok seviyorum.Cumartesi öğleden sonraları kendimi kitapçılarda buluyor vaktin nasıl geçtiğini anlamadan okunacak kitaplarımın listesine bir sürü yeni kitap ekliyorum.



Daha önceleri tür olarak romanları tercih ederken son iki yıldır siyasi tarih, biyogrofi ve anı türündeki kitaplara merak saldım.Son günlerde okuduğum ve okumaya devam ettiğim meraklasına önereceğim üç kitapta bu türe girenlerden.
Altan Öymen'in "Öfkeli Yıllar" kitabı 1950 yılında başlayan ve Demokrat Parti yıllarını anlatan halen okumaya devam ettiğim son günlerdeki başucu kitabım.Kitabı okurken anladım ki,"Öfkeli Yıllar'"dan önce yayımlanan "Değişim Yılları"da bu kitaptan önce okunması gereken bir kitap.Çünkü ilk kitapta cumhuriyetin ilanından 1950 yılına kadar olan süreç anlatılırken "Öfkeli Yıllar"1950 yılı ve sonrasını kapsıyor.Yazım dilindeki sürükleyici ve naif anlatımın hayranı oldum desem yeridir.Elbette sadece siyasi tarih değil dönemin popüler şairleri,yazarlarıda kitapta yer alıyor.
Görüldüğü üzere geç saatlere kadar okuduğum diğer kitaplar ise başucumda duruyor."Defterimde Kuş Sesleri" Erdal Öz'ün 1971 yılındaki Mamak Cezaevi anılarını içeriyor.
Bu kitap biraz da yazarın "Gülün solduğu akşam" kitabının eskizi niteliğinde sanki.Oldukça etkileyici ve farklı.
Nüvit Osmay'ın İnsan Mühendisliği kitabı ise kişisel gelişim açısından okunması gereken eserlerden.Çok sevdiğim bir arkadaşımdan ödünç alarak okumaya başladığım bu kitap entresan konu başlıkları ve farklı önerileriyle insanları anlama sanatına değişik bir bakış açısı getirmiş.Beni oldukça etkiledi.


Mart ayı bitmeden başucu kitaplarımı bitirip,okuma listesinde beni bekleyen diğer kitaplara biran önce koşmak istiyorum.
Şimdilik benden haberler bu kadar,kalın sağlıcakla...

9 Mart 2010 Salı

PİJAMA,TERLİK,TELEVİZYON

Oldum olası çok sevdiğim şiirlerin dizelerinden şarkı sözü yapılmasına ,romanların reyting uğruna uzadıkça uzatılan diziler haline gelmesine bir de dizilerde ki olayları sanki gerçekmiş gibi konuşan bireylere tahammül edemiyorum.

(Cidden hiç işi gücü olmayıp bunları konuşan insanlar var etrafımda :)

Geçen gün yeni başlayan bir dizinin,gazetede şöyle bir konusunu okuyunca "My Fair Lady" müzikalinden feci şekilde araklandığını anladığımda araba farına yakalanmış zavallı tavşanlar gibi öylece kalakaldım.Bu kadarına da pes doğrusu diyorum.Ne diyorlar buna çakma yaratıcılık mı ?(Erol Mutlu Hocamın "Televizyonu Anlamak "kitabını yeniden mi okusam acaba :)
Buna karşın Cnbc-e de Türkçe alt yazılı E2'de ise Türkçe dublajlı seyredilebilecek birbirinden güzel ve ödüllü diziler benim için göz dolduruyor.

Başı sonu belli olan,özetleri bir dakika süren,sürekli reklam aralarıyla bölünmeyen,bir saati geçmeyen diziler..Elbette hepsini seyretmem olanaksız ama içlerinden iki tanesi var ki bilenin bildiği bilmeyene ise zevkle önerebileceğim türden.

Orjinal adı "Adventures of Merlin"olan "Merlin"dizisi bunlardan ilki. Kral Uther tarafından yönetilen Birleşik Krallık’ta büyücülerin sihir yapmalarının yasaklandığı bir dönemde, doğaüstü yeteneklere sahip Merlin ve ileride tahta geçecek Prens Arthur'un macerelarını ve tarihin en büyük büyücü efsanesi Merlin'in gençlik yıllarını anlatan fantastik dizi benim gibi tutkunları tarafından severek izleniyor.

Bir diğeri ise 1960'ların Amerikasında geçen "Mad Men"dizisi.Dizide biraz da içinde olduğum sektör,reklam ve medya dünyası geçtiğinden midir bilemiyorum ama bu karizmatik diziyi uzun süredir zevkle takip ediyorum.
Kış gecelerinin tercihleri bunlar oldu benim için.Bazen kısa molalar vermek,kendi içine kapanarak hayatın akışını biraz uzaktan izlemek ve böyle şeylerle oyalanmak gerçekten iyi gelebiliyor.Şimdi aklımda bir sürü proje,yapmak istediğim onca şey,bir araya getirilmesi gereken onca not var.
Gerisi ise bahar ve yaz .
Şimdilik sevgiyle....