29 Temmuz 2010 Perşembe

Sen giderken


Ayrılıklar acı vermiyor artık.
Garip bir boşluk duygusuyla kalıyorum öylece.
Ardından tuhaf bir iyimserlik duygusu yayılıyor tüm bedenime.
Gülümsüyorum.
Ne söylenecek bir söz kalıyor geriye.
Ne de edilecek bir çift laf sevdiklerimle.
Zamansızlaşıyorum.
Nesneler uzaklaşıyor.
Sanırım perspektifimi de yitiriyorum.
Dümdüz oluyor herşey.
Ne çok şeyi kaybettim oysa,alışmış olmam gerekmez mi ?
Derken takılıp kaldığım ve her hüzünde beni saran o satırları okurken buluyorum kendimi ;

" Bazan hiçbir şey yapmaz,sessizce otururduk.Bazan yokuştan aşağı bir araba,kornasını çalarak gürültüyle iner,o zaman hepimiz susar,arabanın geçişine kulak kabartırdık.Bazan hava ne sıcak derdik.Bazan orda olduğumu unutur,sanki baş başaymışız gibi kendimden geçer,Füsun'a bütün aşkımı göstererek,uzun uzun aşkla bakardım.Bazan televizyon seyrederken bambaşka şeyler düşünür,mesela gemi lokantısında karşılaşmış yolcular olduğumuzu hayal ederdim.Bazan yalnız biz değil ,sanki tüm şehir sessizliğe bürünürdü.Bazan sırf Füsun'un yanında oturduğum için çok mutlu olduğumu düşünürdüm.Bazan sofradaki eşyalar gözüme dağlar,vadiler,tepeler,plotolar ve çukurlar gibi gözükürdü.Bazan kendimi,hayatımı,ağırlığımı,masada oturuşumu çok umutsuz bulurdum.Bazan bir an derin bir sessizlik olur.Bir yerde birisi öldü derdi Nesibe Hala.."*

Şimdi o derin sessizliğin içindeyim.
Üzerimde annem kadar emeği olan anne yarımı kaybettim.
Diğer kaybedişlerin ölüm karşısında anlamı kalmıyor.
Hayat o derin, anlık sessizliklerin ardından tüm gürültüsüyle devam ediyor.
Ama ne garip ben o derin sessizliği hiç yaşamıyorum.
Nerden çıkıp geliyorsa yine o melodi kulaklarımın içinde,yanıbaşımda çalıyor.
Üstelik artık hatırlamam da gerekmiyor..
Tüm anlar,resimler,ayrıntılar,kokular,yüzler hepsi benimle birlikte bende emanet kalıyor.
Derken o şarkı başlıyor..
Durdum baktım ardından.
Sen giderken
Bana bir hoşçakal bile demeden
İnsan neler duyar anladım o zaman
Can alıp başını ,benden giderken.
*Alıntı Masumiyet Müzesi kitabından yapılmıştır.

23 Temmuz 2010 Cuma

Karadeniz Karadeniz

Epeydir leyleği havada görmeyi bekliyordum.Uzun bir süredir sadece yakın çevrelere gezmeye gidiyor burası Antalya herkes buraya gelir diye kendi kendime avutup fecii şekilde sıkılıyordum ki harika bir Karadeniz gezisi apansız çıkıverdi karşıma.Aslında çok da apansız sayılmaz malum müstakbel sevdiceğim Karadenizli olunca zaten gidecek olduğum yerlere birazcık erken gittim o kadar.İyiki de gitmişim.

Yoksa,bu harika manzaraları göremez,
Leziz yemeklerden yiyemez Aşkımın bahçesindeki bu harika görüntüyü yakalayamazdım.

Yason burnunda gezinti yapmak,Beş çayını semaverde ve böylesi bir manzarada içmek,Kahvaltıların 151 çeşit olduğu yerlerde olmak :)Yaylalarda,ovalarda dolaşmak..

Sakinlik ve dinginlik Bir de fındık toplamak O kadar iyi geldi ki ..
Kırk yıl hatırı kaldı içilen tüm kahvelerin.

Bir de kalbim.. Karadeniz'de kaldı..

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Mucizeler Haftası

Bu hafta,ruhumu olgunlaştırıp beni bir adım daha ileri götüren deneyimlerin,olumlu ve güzel düşünmenin gücünün ispatını gördüğüm anların,sevdiğimin ellerini daha bir sıkı tutarak mucizelerin gerçek olduğuna şahit olduğum durumları yaşadım."Sır" denen şeyin ne olduğunu keşfettim sanki..

Bu deneyimler çok özel olduğu için bu konudan fazla bahsetmek istemiyorum.Gelelim yeni neler yaptığıma yada neler gördüğüme.Şu günlerde üzerinde çalıştığım resim sergisi projesi beni epey heyecanlandırıyor.Serginin açılışında yapılacak açık arttırma da elde edilen gelirin büyük bir kısmı sokak hayvanlarının tedavisi ve hayvan barınağının iyileştirilmesi için kullanılacak.Resim sergisini Antalya'nın en başarılı ressamlardan Berna Özbakır ile birlikte hazırlıyoruz.Ressamımızın diğer eserlerini buradan görebilirsiniz.Davetiyelerimizde yine Berna Hanım'ın elinden çıkma birer tablo şeklinde hazırlandı.
Geçen gün ressamımızın atölyesine gittiğimde,atölyenin önündeki rögar kapaklarını nazar boncuğu şeklinde boyadığını görüp açıkçası hayran kaldım. Daha sonra bu sevimli şeyler beni karşıladı. Peki ya bu güzel deniz taşlarına ne demeli ? Atölyeden çıktığımda ise sol elimde işte bu güzel ve özgün desen vardı :)
Bu haftada böyle geçti işte.
Çok yorgunum ama huzurluyum.
Herkese çok güzel bir hafta sonu diliyorum.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Haftaya Başlangıç

"Gün doğmadan,daha deniz bembeyazken çıkacaksın yollara" diyen Orhan Veli gibi erkenden düşüyorum denizin yollarına.
Çiçekler eşlik ediyor yol boyunca bana,
Henüz boşken heryer
Pırıl pırıl Akdeniz işte karşımda Ayaklarıma çarpan minik dalgaları seyrediyor Beş taş oynamaktanda geri kalmıyorum:)

Artık koskocaman bir haftaya hazırım.
Herkese verimli güzel günler diliyorum

4 Temmuz 2010 Pazar

Geçerken uğradım..

Epeydir yapmak istediğim pembe limonatayı yapıyorum bir yandan da Okan Bayülgen'i seyrediyorum.Sizde ne var ne yok blog dünyası ?Biraz sessizsiniz sanki.

Bugün bir arkadaşımın kızına hediye için işte bunlardan aradım.Çocukken annem bana üzerinde
"Şebnem Bebek"yazan kitapçıklardan alır tüm bir yaz manken kızın üzerine elbiseleri kesip yapıştırarak geçirir hiç de sıkılmazdım.Ama baktığım kıtasiyecilerde bulamadım.
Yorgunum ,cümleler alakasız farkındayım..
Şimdi ,limonata soğuması için buzdolabına ben ise uyumak için yatağa giderken herkese güneşli bir hafta sonu diliyorum.