16 Nisan 2008 Çarşamba

Ait Olduğum Yerler

perge 2008Antik şehirlerin tozlu yollarını kendime hep yakın buldum.Hele mevsim yaza dönmeden, baharın ilk günlerinde şu oturduğum taşların kenarlarından çıkan otlar tek tük açmış papatyalarla beraber bu Roma dönemi kalıntılarıyla dolu vadiyi seyretmeyi seviyorum.



Uzaktan hangi ülkeden olduğunu fazla seçemediğim bir turist elinde fotoğraf makinasıyla inişli çıkışlı patika yolda yüremeye çalışırken beni görüyor ve el sallıyor. Aynı şekilde bende ona.Başka bir patikadan aşağıya inmeye çalışan çobanını göremediğim keçi sürüsünü de saymazsak bu koca vadi de galiba başka da kimse yok.



Burda unutulmuş bir zamanın ıssız günlerinden birindeyim.Sanki şarkı söylermiş gibi bir uğultuyla insanı fazla üşütmeyen bir rüzgar,kuleleri,agorayı,hamamları,su kemerlerini geçip saçlarıma dolanıyor ve o güzel eski zamanların o mutlu günlerin kokusunu getiriyor.Bu antik şehir kekik kokuyor.

Pergeİnsana hala yüzyıllar öncesinin soylu,kalabalık ve şatafatlı hayatını hatırlatan şimdiyse yorgun,yalnız kimbilir ne zaman gelen bir kaç turisti ağırlayan bu unutulmuş antik kente gelmemin şu an burda olamamın nedeni de belki bu hissettiğim duygudur.


Herşey, tıpkı burda olduğu gibi , beni bırakıp o kadar uzağa gitti ki..

Ne kadar toplamak istesem de hayat hep dağıldı.
Zaten tam anlamıyla mutlu kılan bir bütünlük oldu mu.Hatırlamıyorum..

Şimdi burda otlar,keçiler ve yapayalnız bırakılan bu şehrin kalıntılarıyla birlikte hayatımın kaçıncı baharını yaşıyorum kimbilir.Topladığım papatyalardan yaptığım demet elimdeyken kalkıp,antik tiyatroyu geçtikten hemen sonra sanki apar topar terkedilmiş izlenimini veren seramik atolyelerinin,dükkanlarının önünden geçip şimdilerde yemyeşil olan kasabanın yolunda yürüyeceğim.En fazla birkaç zayıf ve üzgün bakışlı köpek ,ürkek bir kedi,meraklı bir Fas kumrusu eşlik edecek bana.Ne yaparsam yapıyım nereye gidersem gideyim beni hiç terketmeyen bu tarifi ve anlatılması imkansız duyguyla beraber.
Perge
Hep buraya geldiğimde yaptığım gibi..
Tarihin sustuğu zamanlarda olduğu gibi...
Hep istediğim gibi..
Nisan 2008
PERGE