Çocukken çok yakın bir aile dostumuzun kocaman kitapevleri vardı.Yaramazlık yapmayaya ve bir kenarda soru sormadan sesimi çıkarmadan sadece kitaplara bakacağıma söz verdikten sonra bana büyülü bir yermiş gibi gelen o kitapevinde vakit geçirmeme,yeni gelen kitapları karıştırmama izin vermişlerdi.O günden beri yepyeni kitap kokusuna tutkunum.
Kitap okuma isteği bence içten gelen bir şey.Çocukluğunuzdan itibaren ya seviyorsunuz yada hiç sevmiyorsunuz.Neyse ki ben şanslıyım.Çünkü kitap okumayı,hediye olarak kitap almayı yada vermeyi çok seviyorum.Cumartesi öğleden sonraları kendimi kitapçılarda buluyor vaktin nasıl geçtiğini anlamadan okunacak kitaplarımın listesine bir sürü yeni kitap ekliyorum.
Daha önceleri tür olarak romanları tercih ederken son iki yıldır siyasi tarih, biyogrofi ve anı türündeki kitaplara merak saldım.Son günlerde okuduğum ve okumaya devam ettiğim meraklasına önereceğim üç kitapta bu türe girenlerden.
Görüldüğü üzere geç saatlere kadar okuduğum diğer kitaplar ise başucumda duruyor."Defterimde Kuş Sesleri" Erdal Öz'ün 1971 yılındaki Mamak Cezaevi anılarını içeriyor.
Bu kitap biraz da yazarın "Gülün solduğu akşam" kitabının eskizi niteliğinde sanki.Oldukça etkileyici ve farklı.
Nüvit Osmay'ın İnsan Mühendisliği kitabı ise kişisel gelişim açısından okunması gereken eserlerden.Çok sevdiğim bir arkadaşımdan ödünç alarak okumaya başladığım bu kitap entresan konu başlıkları ve farklı önerileriyle insanları anlama sanatına değişik bir bakış açısı getirmiş.Beni oldukça etkiledi.
Mart ayı bitmeden başucu kitaplarımı bitirip,okuma listesinde beni bekleyen diğer kitaplara biran önce koşmak istiyorum.
Şimdilik benden haberler bu kadar,kalın sağlıcakla...
2 yorum:
blogumda ödülün var canım:)
Canım beni onurlandırdın :)
Yorum Gönder