Bütün hafta sonu her ne kadar çaktırmasamda,pazartesi günü gitmem gereken hastane randevum aklımı kurcalayıp durdu.Kolay kolay hasta olmayan,ilaç kullanmaktan nefret eden,hastanelerin önünden koşarak geçen ve mecbur kalmadıkça doktora gitmeyen biri olarak bu durumun beni ne kadar gerdiğini tahmin edebilirsiniz.


Üstelik yapılacak kan tahlilleri,testler ile bir chekuptan gececek olmanın stresiyle uykularım kaçsa da korkunun ecele faydası yok diyerek ve cesaretimi toplayarak çıktım doktorun karşısına.İstenilen testler,ordan oraya koşturmalar,kan aldırmalar derken sonuçları elime aldığımda derin bir nefes aldım.Doktorumunda değerlerimi ve diğer testleri iyi bulmasının ardından hafiflemiş bir şekilde hastaneden ayrıldım.
Eve gelir gelmez de bu güzel haberi kutlamak için sakızlı muhallebi yapmaya koyuldum :)
Muhallebi soğumaya bırakılırken köpüklü bir kahve yorgunluğumu unutturdu.
Ve biliyor musunuz artık kendime söz verdim.Daha dikkatli olacağıma dair.Sakızlı muhallebi için kepekli un kullanmakla başladım işe.Bir adım bir adımdır değil mi ? Hayat yine kaldığı yerden devam ederken herkese sağlıklı ve sıhhatli hatta biraz da gürbüz günler diliyor,neler oluyor hayatta diyorum:)

Ve gingsengli adaçayı.Zihin yorgunluğum için birebir..


Bu resim ise benim ilkokul birinci sınıfdaki halim.Omuzlarımdan tutan güzel sarışın öğretmenim,yanımdaki diğer güzel bayan ise annem.Benim en mutlu olduğum anlarımdan biri.Doğum günümü sınıfımda kutluyorum ve arkadaşlarımdan hediyeler alıyorum.Daha ne olsun ..




Mutlu Son !

Gezimizin ilk durağı Kemer Kuzdere ve Gedelme yaylası oldu.Bizans'ın en uç kalesinden,yörük köyüne,yüzyıllık çınarlardan yeni keşfedilen mağarasına kadar bölgenin her yerini dolaştık.Yol boyunca jeep safari yapan turistlerle ve keçi sürüleriyle karşılaşmak da çok hoş oldu.



Ertesi gün arkadaşımız Bülent'in bize verdiği harita üzerinden Likya rotamıza devam ettik.Finike Turunçova üzerinde "Limyra"Antik şehrine ulaştık.Nerdeyse bir dağ kaya mezarları ile doluydu.Böyle bir güzelliğe bu kadar yakınken daha yeni keşfetmiş olmak.Kendime çok kızdım.
Ardından büyük bir heyecanla beklediğim Arykanda'ya tırmandık.Tırmandık diyorum çünkü "Yüksek kayalığın yanındaki yer" olarak da anılan bu antik şehir kocaman bir dağın yamacında kurulmuş.Ve gözünüz alabildiği her yerden tarih fışkırıyor.


Çok fazla bir şey söylemek istemiyor ve sizi çektiğim fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum.

